ÖZEL YARATICI ANAOKULU

2017-2018 Mezuniyet Konuşması

2017-2018 Mezuniyet Konuşması

2017-2018 MEZUNİYET KONUŞMASI

25.06.2018

Hoş geldiniz,

 Bana konuşma fırsatı sunan Sayın Zuhal Hanıma ve beni cesaretlendiren sevgili eşime çok teşekkür etmek isterim.

 

PaulaCoelho’nun Zahir adlı eserinde şöyle bir soru sorulur, “Neden tren raylarının arası 143,5 cm dir?” İlerleyen bölümlerde ise bunu açıklar. Günümüzden 3-4 bin sene önce tek ulaşım vasıtası atlar ve at arabaları idi. At arabaları kullandıkça patikalar ve onlara bağlı yollar oluşmaya başladı. Teknoloji ilerleyince tren icat edildi fakat kullanılabilmesi için raylara ihtiyacı vardı ve mecburen raylar mevcut at arabası yollarına döşendi ve trenin boyutları da bu raylara göre imal edildi. Teknoloji daha da gelişince ile uzay mekikler ortaya çıktı.  Fakat bir sorun vardı, mekiklerin üretildiği fabrika ile fırlatma üssü arasındaki mesafeyi trenlerle aşmak durumunda kalındı ve bu nedenle boyutları trene uyumlu halde imal edildi. 4000 yıl önceki at arabası günümüzün uzay mekiğinin boyutlarını belirliyordu.

Bizler içinde altın çağ diye adlandırılan 0-6 yaş arası eğitimin aynı bu örnekteki gibi geleceğimizi şekillendirdiği bilinciyle, oğlumuz 3 yaşına gelince eğitim yuvası aramaya başladık. Bunun altını özellikle çizmek istiyorum biz “kreş değil eğitimi yuvası” arıyorduk. Biz de herkes gibi biz de göz bebeğimiz olan çocuklarımızı emanet edeceğimiz okulun; güvenli bir ortamda, çocuklarımızın dilinden anlayan güler yüzlü öğretmenlerin ve mutlu çocukların olduğu bir okul olmasını istiyorduk.

Karşımıza çok şükür ki,Özel Yaratıcı Anaokulu çıktı. Okulun bahçesinden içeri girer girmez huzur ve tecrübenin kokusunu hissedebildik. Sayın Zuhal Hanım ile tanıştık. Bize geçmişinden, tecrübelerinden, projelerinden ve hayallerinden bahsetti. Şu an geri dönüm baktığımda sözünü ettiği tüm projelerini yerine getirdiğini görüyorum.

Çocuklarımız Yaratıcı Anaokuluna TIRTIL olarak içlerinde büyük bir potansiyelle gelirler.Bir yıl sonra aldıkları eğitim ve arkadaşlarıyla olan ilişkileri sayesinde yavaş yavaş kendilerini ifade etmeye, kendi ayakları üzerinde durmaya başlarlar. Kendi enerjilerini kendileri üreten yıldız olurlar ve STAR adını alırlar. Bir sene sonra artık bilgi deryasına atılma zamanı gelmiştir. Bu deryada ise iki temel ilke vardır. Birisi “rekabet” diğeri ise “yardımlaşmadır”. Zuhal Hanım’ın bize defalarca söylediği “ çocuğunuz her alanda birinci olamaz. Kendine has ilgi alanı vardır ve bu alanda en iyisidir” sözü ile hem öğrencileri hem öğretmenleri, hem de biz velileri çok rahatlattı. Bu sayede çocuklarımız rekabeti rahatlıkla işbirliğine çevirdiler. İşte aynı denizdeki yunus gibi denizdeki teknelerle yarışabilecek kadar cüretkâr ama oradan düşecek bir insanı da kurtarabilecek kadar yardımsever olarak DOLPHİNE adını alırlar. Son sene ise tırtılın kelebeğe dönüşümü iyice belirginleşir, BUTTERFLY olarak kanatları gözükmeye başlar. Bu iki kanatın birisi öğretim diğeri ise eğitimdir. Birazdan bahsedeceğim özellikler sadece oğlumun değil tüm yaratıcı çocuklarının özellikleridir.

 

 

Öğrenim olarak okuldan mezun olurken;

  • Okuma ve yazmayı bilirler,
  • İngilizce anlar ve konuşurlar,
  • Almanca anlarlar,
  • Mental matematik öğrenirler,
  • Deney yaparlar, doğaya çıkarlar,
  • Tiyatroya giderler, drama yaparlar,
  • Spor yaparlar,
  • Sanatsal faaliyetler yaparlar, halk oyunları öğrenirler.

Asıl önemli olan ise eğitim kanadıdır. Sizin çocuğunuzu size anlatmış gibi olacağım ama biraz bahsetmek istiyorum.

Yaratıcı çocuğu;

  • Mutludur, isteyerek okula gider. Çünkü her gün farklı bir aktivite vardır. Drama günü, kitap günü, oyuncak günü, deney günü vs.
  • Çok rahat iletişim kurarlar, kendilerini ifade edebilirler. Deneyimledikleri portfolyalarile sunumlar ile heyecanları ile baş edebilmeyi öğrenirler. Bu sayede sosyaldirler.
  • Yardım sever ve uyumludurlar.
  • Hayal kurarlar ve proje üretirler.
  • Soru sorarlar, sorgularlar.
  • İsteklerini çekinmeden ifade ederler.
  • En önemli özelliklerinden birisi ise özgüvenleri çok yüksektir.
  • Değerleri ve duruşları vardır. Kısaca her yaratıcı çocuğu, Nazım Hikmet’in şiirinde söylediği gibi “ Bir ağaç gibi tek ve hür, bir orman gibi kardeşçesine” dir.

Çocuklarımıza bu değerleri kazandıran değerli Kurucumuz Zuhal hanıma, Müdürümüz Gülin Hanıma, ilk göz ağrımız Sena öğretmene, Seda öğretmene, Berfu Öğretmene, Aylin Teachera, İrem Öğretmene, İnci Öğretmene, Gülsüm Öğretmene, Deney Öğretmenimize, Drama Hocamıza, Sanat ve Spor Hocalarımıza ve burada ismini sayamadığım tüm öğretmenlerimize ve tüm Yaratıcı çalışanlarına çok teşekkür ederim.

Diğer bir önemli nokta ise kelebeklerimiz bu kazanımlar ile hangi ilkeye göre uçacaklar?

Ülkemizi aydınlatan ve değişmez ilkeleri ile bizleri insanlık seviyesine çıkartan MUSTAFA KEMAL ATAÜRK sevgisini çocuklarımızın minicik kalplerinde gördükçe, bilgisini akıllarında ve ilgisini gözlerindeki ışıkta gördükçe, kaybolmuş olan umutlarım tekrar tekrar yeşeriyor. Bu nedenle siz değerli velilere ve Yaratıcı Ailesine büyük bir teşekkür etmek istiyorum.

Atatürk’ün bahsettiği “muasır medeniyetler seviyesinin üzerine” biz çıkamadık ama aldıkları eğitimin sayesinde çocuklarımızın çıkacağına inancım tamdır.

 

 

Konuşmamı sonlandırırken izninizle Abraham Lincoln ’ün 150 yıl önce oğlunun öğretmenine yazdığı mektuptan birkaç paragraf okumak isterim.

Öğrenci odaklı eğitim üç bileşenden oluşur. Birincisi okuldur zemini teşkil eder. İkincisi okulda çalışanlar yani öğretmenlerdir ve ana aktörlerdir. Üçüncüsü ise velilerdir ve destek elemanı görevini görürler. İşte bu yapıda herhangi bir bileşende bir sorun olursa sistem yavaş yavaş çöker. Bu nedenle okuyacağım mektup sadece öğretmenlere değil, biz velilere de hitap etmekte.

 

Oğlumun Öğretmenine;

Biliyorum, öğrenmesi gerek, tüm insanların adil ve dürüst olmadığını.

Fakat şunu da öğret ona,

Her alçağa karşı bir kahraman, bir lider vardır. Her düşmana karşı gerçek bir dost olduğunu da öğret ona,

Kendi fikirlerine inanmasını öğret, herkes ona, yanlış olduğunu söylese bile, ilkeleri üzerinde, korkusuzca yürüyebilmesini….

Tüm insanları dinlemesini öğret ona, fakat, tüm dinlediklerini, gerçeğin eleğinden geçirmesini ve sadece iyi olanları almasını da öğret.

Eğer yapabilirsen, gözyaşlarında hiçbir utanç olmadığını ve üzüldüğünde dahi nasıl gülümseyebileceğini öğret ona.

Ona nazik davran, ama her an onu kucaklama, çünkü ancak ateş çeliği saflaştırır.

Bırak sabırsız olacak kadar cesarete, cesur olacak kadar da sabra sahip olsun.

Ona, her zaman kendine karşı derin bir inanç taşımasını da öğret, böylece tüm insanlığa karşı da derin bir inanç taşıyacaktır.

Bu, büyük taleptir.

Ne kadarını yapabilirsin bir bak…

O ne kadar iyi, küçük bir insan….

O, Benim oğlum.

 

Teşekkür eder, Saygılar sunarım.

Baha PAKKAN

      23.06.2018

 

YORUM YAP

;

Hemen bilgi almak için iletişime geçebilirsiniz!